ZİKİR DUA TEVBE VE İSTİĞFAR BAHSİ
NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
55 - (2709) قال
يعقوب: وقال
القعقاع بن
حكيم عن
ذكوان، أبي
صالح، عن أبي
هريرة؛ أنه
قال:
جاء
رجل إلى النبي
صلى الله عليه
وسلم فقال: يا
رسول الله! ما
لقيت من عقرب
لدغتني
البارحة. قال
"أما لو قلت،
حين أمسيت:
أعوذ بكلمات
الله التامات
من شر ما خلق،
لم تضرك".
{55}
Ya'kub (Dedikî): Ka'kâ'
b. Hakim de, Zekvân'dan, o da Ebû Sâlih'den, o da Ebû Hureyre'den, naklen
söyledi ki: Ebû Hureyre (Şöyle demiş):
Bir adam Nebi
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e gelerek:
— Yâ Resûlallah! Dün
akşam beni sokan bir akrebden neler çektim! dedi.
«Akşamladığın zaman
[Eauzu bi kelimati tammati min şerri ma halak] = Allah'ın tam olan
kelimeleriyle yarattıklarının şerrinden (ona) sığınırım deseydin; sana zarar
vermezdi.» buyurdular.
55-م - (2709) وحدثني
عيسى بن حماد
المصري.
أخبرني الليث
عن يزيد بن
أبي حبيب، عن
جعفر، عن
يعقوب؛ أنه
ذكر له؛ أن
أبا صالح،
مولى غطفان
أخبره؛ أنه
سمع أبا هريرة
يقول: قال رجل:
يا رسول الله!
لدغتني عقرب.
بمثل حديث ابن
وهب.
{M-55}
Bana îsa b. Hammad
El-Mısrî de rivayet etti. (Dediki): Leys, Yezid b. Ebi Habib'den, o da
Ca'fer'den, o da Ya'kub'dan Bana naklen haber verdiki: Ya'kub kendisine
Gatafan'ın azatlısı Ebû Salih'in haber verdiğini söylemiş, o da Ebû Hureyre'yi
şöyle derken işitmiş:
Bir adam:
— Yâ Resûlallah! Beni
akreb soktu, dedi...
Râvi İbni Vehb'in hadîsi
gibi rivayette bulunmuştur.
İzah:
Bu hadîsin Ebû Hureyre
rivayetini Buhârî «Kitâbu'd-Deavât» ile «Kitâbu'l-Kader»'de; Nesâî «Kitâbu'l-İstiâze.'de
tahric etmişlerdir.
Cehd: Meşakkat ve baş
sıkısı demektir.
İnsanın kendinden
defetmeye gücü yetmeyen meşakkate cehdü'l-belâ derler. Hz. Abdullah İbni
Ömer'in Cehdü'l-belâ'yı malın azlığı, evlâdın çokluğudur diye tefsir ettiği
rivayet olunur.
Şekavet, saadetin
zıddıdır. Şiddet ve güçlük demektir. İbni Battal şekâvetin dünyevî ve uhrevî
olmak üzere iki kısma ayrıldığını, kötü hükmün dahi nefis, mal, aile, son nefes
ve âhiret umuruna şâmil olduğunu söylemiştir. Kaza, hüküm demek ise de, burada
hakkında hüküm verilen şey manasınadır. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem) bu duasını dahi ümmetine ta'lim için yapmıştır. Hadîs-i şerîf son
derece cemiyetli dir. Çünkü kötü bir şey ya mebde yahut nihayet itibariyle
düşünülebilir Mebde itibariyle tasavvur olunan kötülük, hükmün yâni hakkında
ezelde takdir buyurulan şeylerin kötü olmasıdır. Nihayet yâni âhiret hususund;
tasavvur edilen kötülük ise hakikî şekavettir. Kötülük bir de hayat hususunda
tasavvur olunabilir. Bu ya başkalarından gelir ki, düşmanlar ketülük geldi diye
sevinir, gülerler. Yahut insana kendinden gelir. Bu Cehdü'l-belâ'dır.
Tam olan kelimelerden
murad; bazılarına göre noksanı ve kusuru olmayan kelimelerdir. Bir takımları
bunun şifalı kelimeler demek olduğunu söylemiş, bazıları da bundan maksad
Kur'ân'dır demişlerdir.